Uzaylı yaşamını bulmak, insanlık için büyük bir keşif olabilir. Ancak şu anda elimizde somut bir kanıt olmadığı gerçek. Bununla birlikte, araştırmacılar, gelecekte uzaylı yaşamının keşfedilmesine yardımcı olabilecek birkaç yöntem üzerine yoğunlaşıyor.
Uzay Çağında Yolculuk’un bu yazısında olası uzaylı yaşamını bulma yollarına değineceğiz.
Başlamadan, bu yazı Youtube kanalımızda yayınladığımız “Uzaylı Yaşamını Nasıl Bulabiliriz” konulu video metninden uyarlanmıştır.
Su Arayaşı
Listemizin ilk sırasında “su arayışı” bulunmakta. Bilim adamları, suyun dünyadaki canlılar için çok büyük bir gereksinim olmasından yola çıkarak diğer gezegenler ve onların uydularında su arayışına yoğunlaşmış durumlardalar. Su, uzaylı bir yaşam için de gerekli olan kimyasal reaksiyonların gerçekleşmesi adına önemli olabilir.
Uzaydaki en önemli su arayışı NASA’nın Mars programıdır. 1970’lerden bu yana devam eden ve bir figür haline gelen Viking araçlarıyla başlayan program bugün Perseverance, Ingenuity ve Curiosity ile devam etmekte. Bu çalışmaların sonucu olarak Amerika Mars’ta 3 ila 4 milyar yıl önce sıvı su bulunduğunu ve tıpkı Dünya gibi yaşanabilir bir alan olduğunu kanıtladı.
Bugün ise ülke aynı vizyonla Perseverance görevini yürütüyor ve yaşam konusunda kesin bir sonuç için MSR göreviyle Mars’tan örnek getirmeye hazırlanıyor. Bu iki görev hakkında daha çok bilgi için videomuza göz atabilirsiniz.
Mars dışında da su arayışı ve kanıtları bulunmakta. Amerika ve Avrupa Birliği, Jüpiter ve Satürn’ün Europe gibi büyük uydularında çok büyük oranda su kütleleri tespit ettiler. Yüzey buzunun hemen altında bulunun bu sıvı sular kimi uydularda Dünya’dakilerden daha fazla kütlede.
Tüm bu keşifler dünya dışı yaşam bulma ümitlerini arttırmakta. Ek olarak, geleceğimiz için suyun korunmasının önemini de yineleyelim.

Atmosfer Analizi
Uzaylı yaşamı araştırmaları, gezegenlerin yüzeylerinin analizi dışında atmosferlerinin incelenmesiyle de gerçekleştirilmektedir. Bir gezegenin atmosferinde oksijen, karbondioksit, amonyak ve metan gazları varsa, bu, gezegendeki canlı organizmalar tarafından üretilmiş olabileceğine işaret edebilir. Bu konudaki en umut verici durum, Carl Sagan’ın Soluk Mavi Nokta kitabında bahsettiği oksijen-metan birlikteliğidir.
Oksijen ve metan aynı ortamda tepkimeye gireceği için ikisi aynı ortamda bulunamazlar. Ancak, aykırı bir şekilde Dünya atmosferinde metan ve oksijen birlikte bulunmaktadır. Bunun sebebi, Dünya yüzeyindeki canlılar tarafından atmosfere çok hızlı bir şekilde metan salgılanması ve oksijenin bu tepkimeye yetişememesidir. Bir başka gezegende bu gibi bir durum yaşam için umut olabilir.
Metan konusunda bir başka bulgu, Curiosity aracının 2021 yılında mars toprağının derinliklerinden gelen metanları algılamasıdır. Az miktardaki bu metanın sebebi bakteriler olabilmekle beraber, kayaların, suyun ve ısının etkileşimini içeren jeolojik süreçler de olabilmekte. Bu yüzden metan her ne kadar çok umut verici olsa da tek başına kanıt olabilecek kadar güvenilir değildir.
Öte yandan gezegenlerdeki metan salgısını tespit etmek için James Webb gibi uzay teleskopları da kullanılmakta. Teleskopların üzerinde bulun spektrograflar, ötegezegenlerin ışığını nasıl kırdığını analiz ederek atmosferinin yapısı ortaya çıkarabilmekte.
Örneğin çok yakın bir zamanda araştırmacılar James Webb, Hubble ve Spitzer teleskoplarından gelen veriler ile Jüpiter’den bile daha büyük bir gezegende karbondioksit ve su buharını tespit etmeyi başardılar.

Radyo Sinyalleri
Radyo teleskopları, evrende var olan elektromanyetik radyasyonu yakalayarak tespit eden cihazlardır. Bu radyasyonun kaynağı, çeşitli astronomik nesnelerden gelebilir. Örneğin, yıldızlar, pulsarlar veya galaksiler tarafından yayılan elektromanyetik radyasyon, radyo teleskopları tarafından algılanabilir. Ancak, daha da ilginç olanı, gezegenlerden gelen radyo sinyallerinin tespit edilmesidir.
Gezegenler, manyetik alanlarındaki sıkışmış elektronlar, çeşitli şok durumları veya yüzeylerindeki şimşekler ile radyo dalgaları üretilebilir. Ancak bu dalgalar çok sınırlı, alışılmış sinyallerdir. Diğer gezegenlerden gelen alışılmamış ve bildiğimiz kadarıyla tek başına gezegenler tarafından üretilemeyecek dalgalar zeki bir yaşamın kanıtı olabilir.
Bu tarz bir radyo sinyali için gerek Arecibo, gerek FAST gibi türlü teleskoplarda yıllardır dinlemedeyiz. Bu zamana kadar spekülasyon yaratacak sinyallere erişsek de bunların hiçbiri kesin bir kanıta ulaşamadı. Aynı zamanda bu teleskoplardan Dünya’daki zeki yaşamı belli eden sinyal dalgalarını da uzaya gönderdik.

Bitkiler
Bitkiler, Güneş’ten gelen iki ışık fotonunu kullanarak suyu, yani iki hidrojen ve bir oksijen atomunu parçalara ayırırlar. Hidrojenin atomunu organik madde sentezlemek için kullanırken oksijeni havaya verirler. İşte bu tepkime, gezegenin atmosferinde olağan dışı bir dengesizlik yaratır.
Normal süreçler altında oksijen, Güneş’ten gelen şiddetli morötesi ışınların suyu hidrojen ve oksijen diye ayırmasından da oluşabilmektedir. Ancak tıpkı Dünya’nın atmosferindeki %21’lik bir oksijen oranı gibi durumlar, oksijen üreten başka durumların olduğunu gösterir.
Yine bitkilerin bir başka ayırt ediciliği de renkleri. Bu canlılar, yapılarında bulunan ve ona yeşil rengini veren Klorofil sayesinde kırmızı ve mavi ışığı absorve ederler. Bu sayede, ışığın farklı spektrumlarından bakılarak gezegenin yüzeyindeki olası bitki örtüsü ihtimali analiz edilebilir.
Maalesef…
Buraya kadar dört farklı yoldan bahsettik. Ancak bu gerçeği da eklememiz gerekecek: tüm bu yollardan elde edilecek sonuçlar tek başına kanıt oluşturamaz, sadece o bölgede yaşam olma ihtimalini arttırır. Yani, sadece bu kadar bilgiyle yaşamı kanıtlayamayız, ihtimal duyabiliriz.
Peki, Nasıl Kanıtlayabiliriz?
Dünya dışı bir yaşamı kanıtlamanın en güvenilir yolu, uzay araçlarının sınırlı cihazlarından kurtularak yaşam ihtimali yüksek toprak veya kayaları gezegenimizdeki gelişmiş laboratuvarlarda mercek altına almaktır. Bu ihtimal, günümüzdeki uzay teknolojilerine göre çok çok zor ve güç bir hayaldir.
Ancak Amerika’nın Mars Sample Return yani Mars Örnek Geri Dönüşü görevini oldukça umut verici bir çalışmadır. Bu projeye göre mars yüzeyinden örnekler toplanacak ve küçük bir rokete konarak Dünya’ya geri döndürülecektir. Projenin ilk kısmı olan Perseverance aracı şuanda iki yıldan bu yana Mars’ta seçkin kaya örneklerini toplamakta. Araç, örnek toplama işleminin şuanda %40’ını tamamladı. Bu toplanan örnek daha sonra gönderilecek başka bir araçla bir rokete yüklenecek ve yörüngedeki bir uydu yardımıyla Dünya’ya getirilecektir. Oldukça zahmetli olan bu görevin tamamlanıp örneklerin Dünya’ya gelmesi için de 2030’lu yılların başı hedefleniyor. NASA JPL’in yetenek ve kapasitesi düşünüldüğünde, bu görevin başarıyla bitme olasılığının zorluğuna rağmen olası olduğunu düşünüyoruz. Görev hakkında daha fazla bilgi için ilgili videomuzu izlemelisiniz.
Bu amaca hizmet edebilecek bir başka görev ise SpaceX’in Mars kolonisi. Bu hedefe göre SpaceX, birkaç on yıl içerisinde Mars yüzeyine bir koloni kurarak Dünya ile Mars arasında devamlı uçuşlar sağlayacak. Bu proje kapmasında insanların Mars’a ayak basması ve beraberinde örnekleri Dünya’ya getirmeleri mümkündür.

Son olarak…
Dünya dışı yaşam haberleri hem dünyada hem ülkemizde çok sık manipüle edilen bir konudur. Bu konuda sürekli çıkan haberlere hemen inanmamanızı, güvenilir bir kaynaktan doğrulamanızı öneriyoruz. Uzaylı iddiaların tarihine dair daha fazla bilgi edinmek Carl Sagan’ın “Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı” kitabını okumanızı tavsiye ederim.